
Molokai Kanalı, 2024
Cook Boğazı ile birlikte Ocean’s 7 parkurlarından dördü geride kalmış ve artık finale doğru kulaç atmaya başlamıştım. Molokai, Kuzey Kanalı ve Tsugaru ile artık yıllardır süren zorlu seriyi tamamlayabilecek noktaya ulaşmıştım.
Molokai veya uluslararası adıyla Kaiwi, Ocean’s 7’nin gerçekten en zorlu etabı. Molokai ile Oahu arasındaki 42 kilometrelik parkur, ani ve güçlü akıntılar nedeniyle 50-55 kilometreleri geçiyor, okyanus adeta yaptığınız tüm hesaplamaları boşa çıkarmak için fırsat kolluyor. Yerliler buraya boşuna ‘Kemik Kanalı ’adını vermiyor.
Akıntıları aşabilecek güce ve hıza sahipseniz bu kez devreye köpekbalıkları, deniz anaları, balinalar giriyor. Bu nedenle de dünyanın en zor yüzme kanallarından biri olarak kabul ediliyor.
Molokai Kanalı geçişim aslında müthiş başladı. Teknede tecrübeli kaptanım, ayrıca annem ve yüzme şampiyonu eşim Egor, suda ben. Tarihi Mayıs 2024… İlk kilometreler, benim gibi hızlı ve güçlü bir yüzücü için hiç de zorlu değildi. İnanılmaz yüzüyor, her kulacımda karşı karaya biraz daha yaklaşıyor, her şeyi geride bırakıyordum. Sanırım bu şekilde 10 saate yakın yüzdüm, yüzdüm, yüzdüm ve derken tarifsiz bir acı hissettim. ’Çok canım acıyor’ diye bağırmaya başladım. Evet, Manowar cinsi dev denizanası teması yaşamış ve yaşlar gözlerimden süzülmeye başladı. Devam etmeliydim. Kara sadece iki saat uzaklıktaydı ve tekneye çıkarsam her şey yeni bitecek, Türkiye’ye dönecek, yeni bir slot için beklemeye başlayacak, en az 1-2 yıl kaybedecektim. İkinci temas geldi bunları düşünürken, sırt üstü yüzmeye çalıştığım anda üçüncünün 1.5 metrelik dokungaçlarının ucu kulağıma girdi ve ‘tamam’ dedim.
Tekneye binmiş, Molokai Kanalı geçişimi sadece ‘şimdilik’ kaydıyla noktalamıştım. ‘Okyanus zorlu ama ben de inatçıyım biraz’ demiştim size. Hatırlarsanız. Türkiye’ye dönmeden öce kaptana ‘Ne zaman olursa olsun bir boşlukta bana yer ayır, geleceğim’ dedim.
Mayıs ayından itibaren İzmir’de haftalarca umutla bekledim. Hawaii fırtınadan uçuyor, dev dalgalar, akıntılar tam anlamıyla bir felaket yaşanıyordu. Sürekli kaptanla konuşuyor, küçük bir fırsat bile olsa değerlendirmek istiyordum. Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül böyle beklemekle geçmiş, umudum artık tükenmeye başlamıştı. Bu arada Hawaii gerçekten en ağır doğa koşullarını yaşamaya devam ediyordu.
Ekim aynın hemen başında gecenin bir yarısı kaptanın mesajıyla uyandım, bir hafta sonra iki fırtına arasına 10-12 saatlik bir pencere oluşacağını söyledi. ‘Tamam’ dedim. Uçakla değil adeta uçarak gittim Hawaii’ye. Saatlerce yolculuğa rağmen iner inmez okyanusun kenarına geçtim ve ‘Merhaba okyanus, işte ben yine geldim’ diye haykırdım.
10-12 saatlik fırtına penceresi şu demek; akıntılarla beraber yaklaşık 50 kilometrelik bir parkuru saatte en az 4 kilometre hızla yüzmek…
Ve başladım. Bu kez ne annem vardı, ne de eşim Egor. Koskoca okyanus, kaptan, eşlik eden kanocular ve beslenmemi sağlayacak bir yardımcı.
Saatlerce uçak yolculuğundan kaynaklı yorgunluğa rağmen başladım. Her şey güzel gidiyordu. Planlamamız şuydu; gece suya gireceğim, yaklaşık 10-12 saat yüzdükten sonra gün ışıyacak, kara görünmeye başlayacak, kıyıya az kalacağı için fırtına etkisini fazla hissetmeyecek, 15 saat gibi de karı tarafa ulaşacaktım.
Hesapladığımız gibi 11. saatte gün ışımaya başladı. Tamam işte 3-4 saatlik bir yolum kalmıştı. Ama suyun altına doğru baktığımda zemini belli belirsiz görüyor, yosunlar ve kaya parçalarını seçebiliyordum. Suyun üzerine vuran güneş oyun oynuyordu bana çünkü daha yüzeceğim saatler vardı. Derken kaptanın sesini duydum, ‘Karaya çıkmak için pozisyon alın’ diye.
İnanamadım… 45 kilometrelik parkuru 12 saatte bitirecektim. Sanırım 10 dakika kadar daha yüzdüm ve kayalık bir kara parçasına doğru yöneldim ancak kaptan, tekneyle oraya yanaşamayacağını belirtip beni sağdaki kumsala yönlendirdi. İki-üç dakika daha yüzdüm ve sonunda başardım.
12 saat 10 dakika. Bir Avrupalı kadının Molokai Kanalı’nda bugüne kadarki en hızlı derecesi ve dünyanın en iyi üçüncü kadın derecesi.
Yüzmemiş uçmuştum. İlk görünen kayalıklara çıkabilsem, dünyanın en hızlı kadını da olacaktım.